20 Mayıs 2009 Çarşamba

ÖNSÖZ

Selçuk Kızıldağ'ın kaleme aldığı "Bir Hayalmiş Çanakkale - Gelibolu Çıkmazı" isimli kitaba yazmış olduğum önsöz.

Yıl 1915…

Dünya bir paylaşım kavgası içerisinde…

Osmanlı’nın suçu büyük!...

Kendisinden tarafsız kalması beklenirken, Almanya’nın yanında savaşa girmiş, Rusya’nın müttefikleri ile arasında bir engel oluşturmuş.

Rusya aç, Rusya perişan, iç karışıklıklar içerisinde. Savaşta kalabilmesi için yardıma ihtiyacı var…

Yardım için önce Çanakkale, daha sonra da İstanbul Boğazı’nın ele geçirilmesi gerek…

İngiltere güçlü… Fransa güçlü… Dünyanın dört bir yanında sömürgeleri, dolayısı ile kendileri için ölüme gidecek sömürge askerleri var. Paraları var, teknolojileri var, gemileri, topları, tüfekleri var…

Ya Osmanlı’nın nesi var?

Balkan Savaşında hezimete uğramış, yenilmez Türk simgesinin mazide kaldığı görülmüş. Para sınırlı, silah sınırlı, teknoloji ise hiç yok. Tek varlığı, vatanını kanının son damlasına kadar savunmaya kararlı ve inançlı insanı.

İngiltere, Fransa güç gösterisinde… Boğazı 1 haftada geçeceğinden emin…

Sömürge askerleri kendilerini ispat peşinde… Hizmetlerinden emin…

Ortağımız Almanya ise Çanakkale’deki savaşı uzatabildiğince uzatmak niyetinde… Bu cephede savaş ne kadar uzarsa, düşman güçlerini Çanakkale’de ne kadar oyalayabilirse, batı cephesinde süren ana savaşta o kadar nefes alabilecek, zaman kazanabilecek… Osmanlı askeri can veriyormuş ne önemi var? O, kendinden emin…

Hepsi kendi emelinin peşinde, Osmanlı ise vatanını korumanın derdinde...

Sonuç;

Deniz savaşını takiben neredeyse 8,5 ay süren bir kara savaşı…

Metrekare başına altı bin mermi…

Genel Kurmay kaynaklarına göre 56.740 şehit, 97.132 yaralı…

11.178 kayıp, 18.746 bulaşıcı hastalık sonucu ölüm, 8.307 hava değişimi…

Toplamda 192.103 kişi pahasına geçit vermeyen bir Çanakkale…

Eşsiz bir kararlılık, inanç, cesaret ve insanlık örneği…

Dünya savaşının 4 yıl sürmesinin nedeni…

Bize Mustafa Kemal’i kazandıran, İngiliz’in kibrine, Fransız’ın ümidine, sömürgelerin askerine ve Çarlık Rusya’nın geleceğine mezar olan bir Çanakkale.

Elinizdeki kitap, bu hayal kırıklığının öyküsüdür. Bir gecede sessiz sedasız gerçekleştirilen bir kaçışın belgeselidir.

Dünyanın o dönemdeki en büyük gücü, o geceden sonra Çanakkale’yi geçemeyişindeki başarısızlığını, bu habersiz kaçışı ile övünerek perdelemeye çalışmıştır. Ama yaşadığı hayal kırıklığının acısı hala içinde saklı kalmış olmalı ki; yıllar sonra uzaylıların gelip Osmanlı’ya yardım ettiği gibi gülünç hikayelerin arkasına sığınmaya çalışmaktadır. Bu anlaşılabilir bir durumdur ancak bizde yaşananlar akıl alır gibi değildir.

Bugün insan aklına, yönetim bilgisine değer vermeyen bazı kalemlerin yazdığı kitaplar, yeşil cübbeli erenlerin, evliyaların Osmanlı’ya yardıma geldiğinden söz ediyorlar. Daha da vahim olan, Çanakkale şehitliğini ziyaret ettiğinizde aynı hikayeleri görevli rehberlerin de anlattığına tanık oluyorsunuz. Hurafeler, bilgi ambalajı içerisinde sunuluyor gezenlere.

Okullarda ise Mustafa Kemal’in kalbine isabet eden kurşundan, cep saati sayesinde kurtuluşunun anısından ibaret kalıyor Çanakkale.Gençliğimiz, bu savaşta Yunanlar’la savaştığımızı sanıyor, İngiliz’i, Fransız’ı öğrenince şaşırıyor, Yeni Zelanda’lının, Avustralya’lının, Senegalli’nin, Hintli’nin adını duyunca inanası gelmiyor. Tarih hemen her konuda tekerrür ederken, tarihini bilmiyor. İşte bu noktada Selçuk Kızıldağ gibi araştırmacı yazarlarımıza çok büyük görevler düşüyor. Onlarla öğreniyor, onlarla aydınlanıyor, tarihimizi an be an kavrama fırsatını bulabiliyoruz.

Teşekkürler Selçuk Kızıldağ…

Ve işte büyük bir emeğin ve araştırmanın ürünü olan “Bir Hayalmiş Çanakkale”

Değer Erbora
degererbora@gmail.com

5 yorum:

sbraktas dedi ki...

Tarihimizin dönüm noktalarından biri için yazdığın bu ÖNSÖZ için diyecek hiç bir şey yok... Yüreğine sağlık...

Gülen Tezer Üstün dedi ki...

Sevgili Değer; sekiz aydır neden sus pus olduğunu anlamış bulunmaktayım.Hoş geldin.
Sevgiler..

Adsız dedi ki...

Ellerinize ,fikrinize uğraşınıza teşekkür etmek istedim..36 yaşındayım bende ÇANAKKALE yi aynen dediğiniz gibi duydum oğlum 10 yaşında değişen bir şey yok..artık bize öğreten zihinleride bir temizleyebilsek...sevgiler kolay gelsin:))

M. Yalçın Yalhı dedi ki...

Yazılarınıza çok ara veriyorsunuz. Görüşlerinizi daha sık almak istiyoruz. Saygılarımla...

MURAI dedi ki...

Selam ve sevgiler...çok teşekkürler