8 Kasım 2007 Perşembe

AĞLAMAK ÇARE DEĞİL (10 KASIM 2005)

AĞLAMAK ÇARE DEĞİL

Hala başım dönüyor. Ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. Boğazım ağrıyor, konuşsam sesim titreyecek, yaşlar gözlerimden boşanacak biliyorum.

Hayır ağlamayacağım. Ağlamayacağım bu cahil, bu karanlık beyinlerle savaşacağım. Ağlamayacağım.

Daha 10 dakika önce bir iki faturamı yatırayım diye sokağa çıkmıştım. Su faturasını yatırmak için giderken, sokağın köşe başında bulunan bir kuaförün önünden geçiyordum. Dalgın dalgın yürürken gözüme cama yapıştırılmış İngiliz, Alman, Fransız ve daha bir sürü ülkenin bayrağı ile bir de AB bayrağı çarptı. Dalgındım dedim ya, öylesine bakmıştım cama. Yürüdüm geçtim. Biraz ötede ASAT veznesine para yatırırken. aklım başıma geldi birden. O camda bütün Avrupa ülkelerinin bayrakları vardı ama bir tek Türk Bayrağı dikkatimi çekmemişti. “Yok canım” dedim kendi kendime, “Mutlaka vardır, ben görmemişimdir.” Ama içime kuşku düştü bir kere. Dönüşte söz konusu kuaförün önünden geçerken, bu sefer dikkatle baktım camlara. Bir daha baktım… Bir daha…. Yoktu. O camda bir tek Türk Bayrağı yoktu. Bir ara dükkanın ön tarafında bir göndere çekilmiş Türk Bayrağı çekti dikkatimi. Umutlandım. Ama sonra fark ettim ki bu bayrak, yandaki PTT’nin gönderinde dalgalanıyordu.

Daha fazla dayanamadım, içeri girdim. Bir hanım oturuyordu. “Bir şey dikkatimi çekti” dedim. ‘Dükkanın camına AB bayrağı da dahil, bütün Avrupa ülkelerinin bayraklarını asmışsınız, bir tek Türk Bayrağı yok” Hanım, şaşırdı. “Ama biz zaten Türkiye’de yaşıyoruz. Onun için gerek görmedim Türk Bayrağı yapıştırmaya” dedi.

“Bakın” dedim hanıma, “Şayet Türkiye’de yaşamaya devam etmek istiyorsanız, o cama bir de Türk Bayrağı yapıştırmanız gerekiyor” Hanım güldü: “Haaaa, bugün 10 Kasım, ondan böyle konuşuyorsunuz” dedi. Aman Allah’ım! Bu cevaba ne karşılık verilir, insan nasıl sakin olabilir? “Sakin ol” dedim kendi kendime, “Sinirlenmek hiçbir şeyi çözmez”.

“Hayır” dedim “Ben tesadüfen bunu 10 Kasım’da gördüm, onun için 10 Kasım’da söylüyorum. Bu söylediğim her gün için geçerli. Size tavsiyem, hiç zaman yitirmeden oraya bir Türk Bayrağı eklemeniz.” Hanım, “Teşekkür ederim” dedi sahte sahte. Ayrıldım oradan, gözlerime yaşlar hücum etmişti. Sokaklarda ağlamamak için kendimi tuta tuta geldim evime.

Ağlamayacağım hayır… ağlamayacağım… savaşacağım… birkaç gün sonra tekrar gidip bakacağım o cama… hala bir Türk bayrağı göremezsem… tekrar uyaracağım…. o, kış uykusundan uyanana kadar uyaracağım… o camda bir Türk bayrağı görünceye kadar uyaracağım… hala bir sonuç alamazsam gidip, o cama bizzat bir Türk Bayrağı yapıştıracağım.

Zaten doluyum, zaten içim yanıyor, Türk Kara Kuvvetlerinin brövesinden Atatürk’ün resminin kaldırılıp yerine sıradan bir miğfer konmasına. Hiç beklemediğim bir yerden yara almışım zaten, hanım bari sen yapma. Git as şu bayrağı, beni daha fazla kahretme.

Değer Erbora
degererbora@gmail.com

NOT: Uzun süreli bir mücadele oldu ama artık o kuaförün camında sadece Türk bayrağı asılı:)

1 yorum:

st dedi ki...

Cami yıkılmış ama mihrap yerinde.