7 Kasım 2007 Çarşamba

ERMENİ YALANINI SAVUNAN BİR ABD SENATÖRÜNE YANIT (9 MART 2007)

Amerika'da Ermeni yalanını savunan bir senato üyesine göndermiş olduğum mektubun Türkçe ve İngilizce metni aşağıdadır.


Bayan Eshoo,

Atalarımızın, 1915 yılında Osmanlı topraklarında yaşayan tüm Ermeni vatandaşlarını soykırım amacı ile tehcire tabi tutup; yollarda 1,5 milyon Ermeni’nin ölümüne neden olduğunu, bunun da bir soy kırım olduğunu iddia ediyorsunuz. Ancak Barış Konferansında Ermenileri temsil eden Ermeni Heyeti Başkanı Boghos Nubar Paşa öyle söylemiyor.

Boghos Nubar Paşa’nın ne söylediğine bakmadan önce Osmanlı Resmi İstatistiklerine göre 14 Mart 1914 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu’nun Toplam Nüfus durumuna bir göz atalım.

Müslüman 15.044.846
Rum 1.792.206

Ermeni 1.294.851
Musevi 187.073
Bulgar 14.908

Süryani 65.503
Geldani 13.505
Nesturi 8.091
Diğer Unsurlar 99.325

Bu resmi rakamlar, çok güvenilir; çünkü devlet, bu istatistiklere bakarak Ermeni vatandaşlarından vergi almaktadır.

Evet, şimdi gelelim Boghos Nubar Paşa’ya. 1915 tehcirinden 3 yıl sonra, Paris’te Ermeni Delegasyonu Başkanı Boghos Nubar Paşa, Fransa Dışişleri Bakanlığına başvurup, tehcir edilen Ermeniler için yardım istiyor. Fransa Dışişleri Bakanlığı tehcir edilen ve yardıma muhtaç Ermenilerin sayısı hakkında bilgi istiyor. Boghos Nubar Paşa, şu yazıyla cevap veriyor:

“Ermeni Delegasyonu Başkanı Boghos Nubar Paşa’dan
Fransa Dışişleri Bakanlığı Görevlilerinden Elçi M. Gout’a Yazı
Paris, 11 Aralık 1918

Aziz Elçim,
Arzunuz üzerine, Türkiye’den tehcir edilmiş ve halen tam bir yoksulluk içinde ve acilen yardıma muhtaç durumda olan mültecilerin tahmini sayılarını size sunmakla onur kazanırım.

Kafkasya’da 250.000 kişi bulunuyor
İran’da 40.000 kişi bulunuyor
Suriye – Filistin’de 80.000 kişi bulunuyor
Musul – Bağdat’da 20.000 kişi bulunuyor
____________________________________
TOPLAM 390.000 kişi bulunuyor

Tehcir edilenlerin toplam sayısı 600.000 ila 700.000 olarak tahmin ediliyor. Size verdiğim rakamlar, halen Müttefik askerlerince fethedilmiş yerlerdeki sağ olanları göstermektedir. Çöle dağılmış olan diğer tehcir edilenler hakkında ise bugüne kadar hiçbir bilgi alınamadı.
Yüksek saygılarımın teyidini lütfen kabul buyurunuz Aziz Elçim.

İmza: BOGHOS NUBAR”


Bu mektuba göre:
- Türkiye’den tehcir edilen Ermenilerin toplam sayısı 600.000 ile 700.000 arasındadır. Yani iddia edilenin aksine Osmanlı topraklarında yaşayan 1,3 milyon Ermeni’nin tamamı değil sadece yarısı sürgüne gönderilmiş, diğer yarısı ise yerinde kalmıştır.

- Boghos Nubar Paşa’nın raporuna göre; tehcir edilen 6-700 bin Ermeni’den 390.000’i, tehcirden 3 yıl sonra hayattaydı; İtilaf Devletlerince işgal edilmiş topraklarda yaşıyorlardı.

- Tehcir edilenlerden geri kalan 200-300.000 Ermeni ise çeşitli yerlere dağılmıştı ve onlara “henüz ulaşılamamıştı.” (Kayıp olanların hepsi ölmüş olsa, ölü sayısı taş çatlasın 200 veya 300 bindir. Hangi 1,5 milyon Ermeni’den söz ediyorsunuz? Bu insanlardan mutlaka yolda saldırıya uğrayanlar olmuştur ancak bir o kadar da salgın hastalık, açlık, yorgunluk söz konusudur.)

- 1918 sonunda, yani Mondros Mütarekesi’nden hemen sonra durum buydu.

Bundan başka, Büyükelçi Morgenthau, Ermeni Protestanları vekili Zenup Bezciyan ile görüşmesine yer verdiği hatıralarında “Yarım Milyon Ermeni’nin nakledildiğini ve bunların, yerleştikleri yerlerde işlerini kurup, hayatlarını kazanmaya başladıklarının ifade edilmesinden büyük hayrete düştüğünü” belirtmektedir

Ayrıca, Birinci Dünya Savaşı sonrası, Amerika’nın Kafkas berisi ülkelerde kurmak kararında olduğu Manda’nın, yoklamasını yapmak için General Harbord başkanlığında bir heyet kurulur ve heyet Suriye, Anadolu dahil, bütün Kafkas berisi ülkeleri (Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan) dikkatle gezer, buralarda yaşayan insanlarla tek tek konuşarak bir rapor hazırlar. Bu raporun adı Harbord Raporu olarak geçer.

İşte bu rapor, Rus ordusunun çökmesi üzerine, Bolşevikleri arkalarına alan Ermenilerin; Kürtlerin ve Türklerin evlerini yağmalamalarından söz ediyor. Erzurum’da, Hasankale’de Türk evlerinin, içindeki insanlarla birlikte yakıldığını kaydediyor.

Ayrıca, Rus istilası sırasında Ermeni cinayetlerinden kurtulmak için, Diyarbakır üzerinden Halep ve Adana yolu ile Konya’ya ve Erzurum-Erzincan’dan Sivas’a sığınan Türk göçmenlerinin gösterdikleri sefalet manzarası, Ermenilerin tehcir sırasında gösterdiklerinden az değildir. Fakat o biçareler, Müslüman oldukları için, Alman ve Amerikalı misyonerler, onlar için raporlar yazmadı. Onların sefalet ve felaketini edebi bir dil ile anlatmak gereğini vicdanında duymadı.

Trabzon, Van, Bitlis, Erzurum vilayetlerinin, Ruslar tarafından istilası sırasında oralarda yaşayan Türklerden acaba ne kadarının, Ermeniler tarafından barbarca cinayetlerle öldürüldüklerini ve ne kadarının, hicret sırasında yok olduğunu bilen var mı? İşte biz haber verelim ki, bu yüzden ölen Türkler, muhakkak bir buçuk milyonu geçer… Ermeni ölümlerinden Türkler sorumlu oluyor da Türk ölümlerinden ve sefaletten Ermeniler niçin sorumlu olmuyorlar?!

İsyanları çıkaran ERMENİLER…

Köyleri basıp insanları kesip, öldüren, kadınların ırzına geçen ERMENİLER…

Düşmanla işbirliği yapan ERMENİLER…

Osmanlı’ya karşı düşmana casusluk yapan yine ERMENİLER!..

Savaş zamanında tüm bunların cezası, dünyanın her yerinde kayıtsız şartsız İDAM’dır.

Oysa hükümetimiz, İDAM yerine TEHCİR’i tercih ediyor.

Üstelik 5 cephede savaş verirken, askere en ihtiyacı olduğu bir dönemde, tehcir edilenlerin başına korunmaları için asker tahsis ediyor. Askeri aç ve parasız savaşırken, tehcir edilenlere aş sağlıyor.

Binlerce insanın bir yerden başka bir yere göçmesi, savaş koşulları içinde elbette çok zahmetli, elbette çok güçtü!

Ancak cezalandırılan insanın, zor koşullar içinde olması doğaldır!

90 küsur yıl önce olmamış bir soykırımı olmuş gibi göstermeye çalışan sizlerin daha 15 yıl önce Ermeniler tarafından Hocalı halkına yapılan, tüm tanıkları hayatta olan bir katliamı neden görmezden geldiğiniz benim için büyük merak konusudur. Asıl bu vahşetin ve bu vahşet karşısında gösterdiğiniz duyarsızlığın hesabını vermelisiniz.

Darfur’daki tatsız manzara ile yaşadığınız “trajedi” arasındaki benzerliklere değinmişsiniz. Çok haklısınız. Arada çok net benzerlikler kesinlikle mevcut:

1) Darfur’da da, Osmanlı’da da halkların arasını açmak için yabancı kışkırtması var.
2) Darfur’da da, Osmanlı’da da misyonerler ortalıkta kol geziyor.
3) Yabancılar, her ikisinde de yer altı zenginliklerinin peşindeler.
4) Darfur’da kabileler arası birlik yok, biri diğerini sevmiyor. Siz de Osmanlı’da birlikte yaşamakta olduğunuz halkları sevmiyordunuz.
5) Oradaki olaylar batının göstermeye çalıştığı kadar abartılı değil, aynı sizin isyanları çıkartıp çıkartıp, insanları öldürüp öldürüp sonra da Osmanlı bizi kesiyor diye feryat etmenize benziyor. Aynı İngiltere’nin sizin bu tezinizi inanılır kılmak için düzmece belgeler, kitaplar hazırlamasına benziyor. Ne var ki, o sahte belge ve kitaplar, suçladığınız insanları mahkemeye çıkartmaya bile yetmedi. Sıcağı sıcağına yargılayacak kanıt bulamadığınız insanları hangi mantıkla bugün yargılamaya kalkıyorsunuz?




Turkey, 09.03.2007


Ms. Eshoo,

You are claiming that the fathers of Turks to exile all the Armenian citizens who had lived on Ottoman territory with the intention of genocide and caused the death of 1,5 million Armenian people on the way in 1915 and according to you it was a genocide. But the chief of Armenian committee Boghos Nubar Pasha who represents the Armenians at the Peace Conference, doesn’t say like that.

Before listening Boghos Nubar Pasha, let’s glance to the total population case of the Ottoman Empire on March 14, 1914, according to the official statistics.

Moslem 15.044.846

Greek 1.792.206
Armenian 1.294.851

Jew 187.073
Bulgarian 14.908
Suryani 65.503
Geldani 13.505
Nesturi 8.091
Others 99.325

These official numbers are the most reliable ones because the goverment was taking tax from the Armenian citizens, taking into consideration these statistics.

Now, we can listen Boghos Nubar Pasha. 3 years after the 1915 exile, the Armenian Committee Chief Boghos Nubar Pasha, had applied to Ministry of Exterior of France in Paris and demanded aid for the Armenian people who had been exiled. The Ministry of Exterior of France had wanted the knowledge about the number of Armenian people who had been exiled and needed help. Boghos Nubar Pasha, replied them with this letter:

“A letter from the Chief of Armenian Committee Boghos Nubar Pasha
to Ambassador M. Gout, the competent the Ministry of Exterior of France
Paris, December 11, 1918

My dear Ambassador,

I feel honoured to inform the approximate numbers of the refugees who had been exiled from Turkey and still in a complete poverty and need help at once, on your wish.

In Caucasus 250.000 person
In Persia 40.000 person
In Syria – Palestine 80.000 person
In Musul – Bagdad 20.000 person
____________________________________
TOTAL 390.000 person

It is estimated the total number of the people being in exile between 600 000 or 700 000. The numbers which I gave you, show the people who is alive on the territory where was conquered by the Allied soldiers. It was not possible to get any information about the ones who had been scattered to the desert until today.

Please accept my high respects, my dear ambassador.
Signature: BOGHOS NUBAR”


According to this letter:
- The total number of the Armenians who had been exiled from the Turkey, is about 600.000 or 700.000. That is, contrary to your claim, not all but only half of the Armenians who lives on the Otoman territory, had been exiled; the other part had stayed in their place.

- According to the report of Boghos Nubar Pasha; after 3 years from the exile 390.000 of the 6-700.000 Armenian people were still alive and lived on the territory which had been conquered by the Allied soldiers.

- The rest 200 – 300.000 had been scattered to various places and could not have been reached them “yet”. (Even if all the lost ones had died, the number of the died people would be about 200 or 300.000. Which 1,5 million dead Armenian people you are talking about?! There must have been some people who had been attacked but mainly, they were the victims of contagious desease, starvation and fatigue.)

- This was the case at the end of 1918, just after Mondros Armistice.

Apart from that, Ambassador Morgenthau, who gave place to his meeting with Zenup Bezciyan, the represative of Armenian Protestants, in his memories, had written that he had been amazed by hearing about the transportation of half million Armenian people and their starting to work and begining to earn their living in the places where they settled down.

After the 1st World War, General Harbord visits Syria, Anatolia, Azerbaijan, Armenia and Georgia for exploring and deciding about prospect of American mandates with his committee and writes his report by talking local people one by one. The name of this report is “Harbord Report”

This report, mentions the collapse of Russian Army, the Armenians takes Bolsheviks behind them and plundered the houses of Kurds and Turks. It records that houses had been burned with the Turkish people inside, in Erzurum and Hasankale.

Apart from that, during the Russian invasion the Turkish immigrants’ misery was not less than Armenian people’. They were escaping to save their lives from the Armenian massacre. But they were Muslims so German and American missioners did not write reports about those poor people. They did not need to tell their misery and catastrophe.

During the Russian invasion at the provinces of Trabzon, Van, Bitlis, Erzurum; is there anybody who knows howmany Turkish people had been killed by the barbarian massacre of Armenians and howmany Turkish people perished during the emigration. Now, we inform that, their number to be more than 1,5 million. The Turks is becoming responsible of the Armenians’ death but why the Armenians don’t have any resposibility about the death and misery of the Turks?!

Who did put out the rebellions? ARMENIANS…

Who did attack the Turkish villages; cut the people and raped the women? ARMENIANS…

Who did collaborate with the enemy? ARMENIANS…

Who did do the espionage against Ottomans? ARMENIANS again….

During the war, the punishment all of these offence is certainly EXECUTION all over the world.

Whereas our goverment prefer the EXILE, instead of the EXECUTION.

Besides, there were war at 5 different battlefield. When the government needs soldier at the most, they assigned soldiers to ensure the security of Armenian refugees. While Turkish soldiers were battling in hunger and without money, goverment ensured food to the refugees.

Of course, it was very troublesome, very difficult to migrate thousands of people under the war conditions!

But it is normal to be in a difficult situation for a person who is punished!

I’m very curious, how can you ignore the massacre you have done in Hodjalı only 15 years ago; while you are trying to accuse the Turks with a genoside tale for 90 years, allthough all the witnesses of the Hodjalı massacre are still alive. First of all you must explain this barbarism and the insensitivity which you show towards this barbarism.

You had mentioned about the similarity between the bleak landscape of Darfur and your “tragedy”. You are just right! There are many clear similarities between the two:

1) There is a foreign provocation to spoil people’ relation both in Darfur and Otoman Empire.
2) Missioneries are around everywhere both in Darfur and Ottoman Empire
3) Foreigners run after the subterranean wealth in both of them.
4) There is no unity between the tribes in Darfur. They don’t like one another. You also didn’t like the other people which you live together on the Ottoman territory.
5) Their case is exaggerated by the foreigners. It reminds me of your revolting and killing people and then wail out as if you are being killed by the Ottomans. It reminds me England’s concocted false documents and books to support your story. Whereas those false documents and books were not enough to take the people you accused to court. How can you judge the people today even though you couldn’t find any evidence to do it 90 years ago?
Sincerely,
Deger Erbora
degererbora@gmail.com

2 yorum:

test dedi ki...

Osmanlı, eger zamaninda İngiltere, Fransa gibi somurme ve barbarlik politikasina gitseydi kuskusuz ki su anda gerek sinirlarimiz gerekse dunya uzerindeki misyonumuz cooook farkli olurdu... himayemizde olan butun irklar sutliman olurdu... belki de Osmanlı'nın en buyuk hatası bu oldu...

Unknown dedi ki...

değer yazıların harika :). Seni tebrik ediyorum