4 Kasım 2007 Pazar

DEVLET KURUMLARI İRTİCAYI TARİF EDEMEMİŞ! (05 EKİM 2006)

Aşağıda Erhan Gözcüoğlu tarafından kaleme alınmış "Devlet Kurumları İrticayı Tarif Edemedi" başlıklı makale yer alıyor. Hemen altında da, benim kendisine vermiş olduğum yanıtı bulabilirsiniz.

05.10.2006 tarihinde Erhan Gözcüoğlu <gozlemlemeci@yahoo.co.uk> yazmış:
Devlet kurumları irticayı tarif edemedi. İrtica Resmen Yok!

Türk-İş'e bağlı Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere Başbakanlık, MGK, Genelkurmay Başkanlığı, Yargıtay, Danıştay, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, ODTÜ, Ankara Üniversitesi ve Ankara Cumhuriyet Savcılığı'na 'İrtica nedir? Tehlike midir? Bugüne kadar kaç soruşturma açılmış, ceza alan var mı?' diye sordu.

Kurumlardan gelen dolambaçlı cevaplar, özetle şöyle: 'Türkiye'de irtica diye bir tehlike ve bu konuda somut bilgi yok'. En net cevabı ise, Diyanet İşleri Başkanlığı verdi: İrtica dinden uzaklaşmaktır. Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunu gereği üst düzey yürütme ve yargı organlarından istediği irtica tarifine gönderilen cevapları düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Toplumun önüne sürekli büyük bir tehlike olarak konan irticanın ne olduğu tam olarak ortaya koymak için böyle bir girişimde bulunduklarını vurgulayan Başoğlu, "Bizim müracaat ettiğimiz makamların hepsi, Türkiye'de irtica tehlikesi vardır, irtica şudur veya budur demedi. İlk defa resmi belgeyle irticanın olmadığını kanıtlıyoruz. Çünkü hiçbir kurum irtica vardır diyemiyor. Dolayısıyla Türkiye'de ileri sürüldüğü gibi irtica tehlikesi kesinlikle yoktur" şeklinde konuştu. Uzun süren yazışmaların ardından Türkiye'de irticanın olmadığını ortaya koyduklarını kaydeden Başoğlu, "Bir şey kanıtlanmamışsa üzerine gidilmesin. Bundan sonra irtica koz olarak kullanılmasın. Kılık kıyafet konuları bahane edilmesin. Artık yetkililer, irtica, mirtica diye vatandaşların akıllarını bulandırmasınlar. Ve Türkiye, bu tartışmaları kapatsın. Daha büyük sorunlarıyla ilgilensin" dedi. Türkiye'de irtica ve laiklik tartışmalarının arkasında başörtüsü, Kuran Kursu ve İmam Hatip Liseleri üzerinden İslam düşmanlığı yapıldığını söyleyen Başoğlu, İslam ile laikliğin rekabet içinde gibi gösterilmesinin yanlış olduğunu vurguladı. Önümüzdeki ay Türkiye gelecek olan Papa 16. Benedikhtus'a özür dilemeden gelme çağrısında bulunan Başoğlu, "İrticayı kıyafette arayanlar Papa'ya baksınlar. Çünkü Türkiye'ye geldiğinde o kıyafetiyle Çankaya köşküne gidecek" dedi.

İşte irtica sorusuna gelen cevaplar:

CUMHURBAŞKANLIĞI: "…Devletin ve yürütme organının başı olan, Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk Ulusu'nun birliğini temsil eden Cumhurbaşkanı'nın, bu konumu nedeniyle 4982 sayılı yasa yönünden "kamu kurumu" kapsamında olmadığı, yasa kapsamındaki kamu kurumunun, yine yukarıdaki madde ve gerekçelere göre, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği olduğu açıktır. Bu nedenle, Sayın Cumhurbaşkanı'nın çeşitli yerlerde kendi takdirleri ile yaptıkları konuşmalarındaki söylemleri için 4982 sayılı yasa kapsamında yapılacak bir işlem bulunmamaktadır"

BAŞBAKANLIK: Başbakanlık İletişim Merkezi'ne yapmış olduğunuz müracaatınız incelenmiş ve gereğinin yapılması için aşağıdaki ilgili kurum/kurumlara iletilmiştir. Müracaatınızın durumunu BİMER tarih ve sayısını http://www.basbakanlik.gov.tr/ adresindeki BİMER logosunu tıklamak suretiyle ulaşabileceğiniz sorgu ekranına girerek veya ALO 150 hattını arayarak öğrenebilirsiniz.

Başbakanlık BİMER kayıtları: Yapılan İşlem: Dosyaya kaldırıldı. (İşlem Bitti)

MGK: Talebinizin; irticanın genel tanımı gibi geniş kapsamlı bir konuda genel ve soyut nitelikte olduğu görülmektedir. …soyut ve genel nitelikteki başvurular işleme konulamaz. Ayrıca Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nun 7. maddesi "Bilgi edinme başvurusunun, başvurulan kurum ve kuruluşların ellerinde bulunan veya görevleri gereği ellerinde bulunması gereken bilgi veya belgelere ilişkin olmalıdır. Kurum ve kuruluşlar ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz neticesinde oluşturulabilecek türden bir bilgi veya belge için yapılacak başvurulara olumsuz cevap verebilirler" hükmü doğrultusunda bilgi edinme talebinizin karşılanmasının mümkün olmadığı değerlendirilmektedir.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI: "İrtica klasik kaynaklarda tanım ve izahı yapılmış bir terim değildir… Türkçemizde; toplumda yeniliklere değer vermeyip, her yönüyle eskiyi özlemek veya eski düzeni getirmeye çalışmak anlamını ifade eder… Bir yönüyle dinden sapmak, tekrar cehalet ve şirk hayatına dönmektir…. İrtica, dinin özünden uzaklaşmak ve dini, temel ilkelerine aykırı olarak algılamak ve yorumlamaktır. Buna göre irtica, kendini dindar sanan kimselerin bilerek veya bilmeyerek din kurallarından uzaklaşması, dinin özünü bir tarafa atıp örfi şekline sarılmasıdır. İslam'ın zahirine sıkı sıkıya bağlı kalmanın esas olduğunu ileri sürüp, bu esasa riayet etmen insanları dışlayan, onlara hayat hakkı tanımayan Haricilerin hareketi bu konuda tipik bir örnek teşkil etmektedir".

YARGITAY: 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nun 2. maddesine göre; yargı organları anılan yasanın kapsamı dışında bırakılmıştır. Yargıtay Birinci Başkanlığımızca yapılacak işlem yoktur.

ADALET BAKANLIĞI:"…4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu'nun 7. maddesinin 2. fıkrasında; "Kurum ve kuruluşlar, ayrı veya özel bir çalışma, araştırma, inceleme ya da analiz neticesinde oluşturulabilecek türden bir bilgi veya belge için yapılacak başvurulara olumsuz cevap verebilirler" hükmü yer almaktadır. Bu nedenle ayrı ve özel bir çalışma, araştırma, inceleme ve analiz neticesinde oluşturulabilecek türden bir bilgiye yönelik başvurunuza cevap verilememiştir."

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI:"…Belirtmiş olduğunuz hususlarla ilgili olarak, 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu'nda irtica suçu mevcut olmadığından ve "irtica suçları" kavramından hangi suçların ifade edildiği anlaşılamadığından dilekçenizde talep ettiğiniz konulara cevap verilememiştir"

ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞICumhuriyet Başsavcılığımızda, irtica konulu bir soruşturma kaydı bulunmuyor. ANKARA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI HAZIRLIK BÜROSUİlgi yazı ve eki kapsamında yapılan hazırlık bilgisayar kayıtlarımızın tetkikinden konuya ilişkin olarak herhangi bir hazırlık kaydı tespit edilememiştir.

Erhan Gözcüoğlu'na yanıtımdır:

Sayın Gözcüoğlu,E-posta adresimi nereden elde etmiş olduğunuzu bilememekle beraber, bir süredir sizden ülkemizde irtica tehlikesinin olmadığına dair iletiler alıyorum ve benim sokaktaki bir vatandaş olarak görebildiklerimi sizin nasıl göremediğiniz konusunda hayretler içerisinde kalıyorum.

Ben de size ekli dosya ile başka bir araştırmanın sonuçlarını gönderiyorum ve aynı ilgiyi bu sonuçlara da göstereceğinizi ümit ediyorum.

25 sene öncesine kadar var olmayan bir türbanın 25 sene içerisinde nasıl doğup, büyüyüp, böylesine bir sorun haline gelebildiği, cevabını en çok merak ettiğim sorular arasında. Tarikat okullarının ve yurtlarının varlığı ve sayılarının yüksekliği sizi hiç tedirgin etmiyor olabilir ama beni ve Atatürk Türkiyesine sahip çıkan herkesi ediyor.

Mesleğim gereği ziyafet organizasyonları düzenleyen biriyim. Malum çevreler nişan, düğün vs. organizasyonlar için bana başvurduklarında haremlik selamlık olarak 2 ayrı salon talep etmekteler. Bayanların salonuna bayan servis elemanı, bayan fotoğrafçı vs.

Özellikle son 25 yıl içerisinde türbanı göre göre, harem selam uygulamalarını göre göre, bunlara öylesine alışıldı ki; ekmek su ihtiyacı kadar doğal gelmeye başladı bazı insanlara. Hafif ateşte kaynayan kurbağa misali, yavaş yavaş, alıştıra alıştıra.

Artık kim ülkeye şeriat getirmek için yapıyor, kim bunu inancının gereği sanarak yapıyor, herşey birbirine karıştı.

Kitabımız Türkçe'ye çevrildiği halde, ne yazık ki çoğu kişi zahmet edip okumuyor, hala "hoca efendiler" ne derse, ne yapar vaya yaptırırsa o oluyor, ona inanılıyor. Bunun adı da inanç özgürlüğü oluyor.

Bölgeler "kurtarılıyor", insanlar öldürülüyor; herşey gözler önünde olup bittiği halde "Türkiye'de irtica tehlikesi yok" denilebiliyor.

İrtica, "gericilik" demektir beyefendi. Kimi hilafet günlerine, kimi de 1400 yıl önceki peygamber dönemine dönmeye çalıştığı sürece, bu ülkede irtica tehlikesi vardır ve bu tehlikeye karşı da gereken önlemler alınacaktır.

Onun için lütfen bırakın artık bu rahatlığı. Ne kendinizi kandırın ne de halkımızı.

Değer Erbora

Yanıtımın 2. paragrafından sözü geçen ek:

TOPLUMUN RESMiDiR

Cami sayısı 77.000
Okul sayısı 67.000
Her 345 kişiye bir cami düşmektedir.
Halen inşaatı devam 1140 cami var.
Din görevlisi memur sayısı 87.000
Eğitim SEN'e göre 200 bin, Hükümete göre 96 bin öğretmen açığı var!Hastane sayısı 122060, bin kişiye bir hastane düşüyor.
Sağlık Ocağı sayısı 6300
Doktor sayısı 77.344
Her 870 kişiye 1 doktor düşmektedir.
Türkiye'de hastanelerde sadece 189 bin yatak kapasitesi bulunurken, aynı anda 26 milyon kişi camilerde namaz kilabiliyor. Buna rağmen önümüzdeki 1-2 yıl içerisinde yeni yapılmasi gereken sağlık kuruluşu/hastane sayısı 30-40 arası ifade edilirken, inşaatı sürmekte olan cami sayısı 1340'a ulaşmıştır.

Almanya'da 70 bin Sağlık Kuruluşuna karşı sadece 8 bin kilise, Fransa'da ise 60 bin sağlık kuruluşu ve sadece 9 bin kilise vardır. Almanya'da 11 bin 332, Fransa'da 4 bin kütüphane varken, 70 milyon nüfusu olan Türkiye'de bu sayı 1435'tir.
Devlet Tiyatrosu sadece 13 ilde var.
Diyanete bağlı Kuran Kursu sayısı ise 82 ilde mevcut olup sayısı 3 bin 852'dir.
Ankara Ticaret Odası'nın (ATO) yaptığı araştırmaya göre, 14..403 tane cami yaptırma derneğinin bulunduğu Türkiye'de, maalesef sadece 1 opera, 11 bale, 10 heykel, 18 resim, 18 sinema, 38 tiyatro derneği bulunmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığının 1997 yılında 66 trilyon olan bütçesi, 2006 yılında 1.2 katrilyona çıkmıştır.
8 Bakanlığın bütçesi Diyanet İşleri Başkanlığından daha azdır.
Dört bakanlığın toplam bütçesi ve 22 Üniversitenin toplam bütçesi ise DiB bütçesine eşittir.
AKP eliyle DiB'nin gelecek üç yıllık bütçesi, sorunu çözmekten uzak olduğu gibi, sorunu güçlendiren bir zihniyetle yapılmıştır.

DiĞER BAKANLIKLARLA BÜTÇE KARŞILAŞTIRMASI
Diyanet İşleri Başkanlığı 1.122.203.000
İÇİŞLERI BAKANLIĞI 783.047.000
DIŞİŞLERi BAKANLIĞI 562.643.000
BAYINDIRLIK VE iSKAN BAKANLIĞI 677.219.000
ULAŞTIRMA BAKANLIĞI 687.265.000
SANAYİ VE TİCARET BAKANLIĞI 280.095.000
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI 249.296.000
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANLIĞI 632.417.000
ÇEVRE VE ORMAN BAKANLIĞI 404.396.000
Bütçe1997 66 Trilyon 751 Milyar 962 Milyon
1998 119 Trilyon 679 Milyar 140 milyon
1999 180 Trilyon 824 Milyar 159 Milyon
2000 270 Trilyon 362 Milyar 931 Milyon
2001 302 Trilyon 130 Miyar 110 Milyon
2002 553 Trilyon 364 Milyar 200 Milyon
2003 771 Trilyon 267 milyar
2004 1 Katrilyon 126 milyon 41 bin
2005 1 katrilyon 122 trilyon 41 milyar lira
2006 1.209.692.000 YTL
2007 1.176.969.000YTL
2008 1.221.605.000YTL

Devlet İstatistik Enstitüsü verileri,http://www.meb.gov.tr/istatisti kler.htm,http://www.die.gov.tr/tkba/istatistikler.htm, Eğitim Sen, Eylül 2004 Eğitimin Sorunları Raporu, Sabah Gazetesi, 15.06.2004, Fatih ERTÜRK'ün haberi.Sabah Gazetesi, 15.06.2004, Fatih ERTÜRK Ankara Ticaret Odası'nın "AB Kapısında Sivil Toplum Dosyası" konulu araştırma dosyası

Hiç yorum yok: