4 Kasım 2007 Pazar

CUMHURİYET FAHİŞESİ (9 ARALIK 2006)

Aşağıda ilk olarak Hasan Mahir isimli zatın "CUMHURİYET FAHİŞESİ" isimli makalesini, hemen altında da kendisine vermiş olduğum yanıtı bulabilirsiniz.

9.12.2006 tarihinde hsnmahir <hsnmahir@mynet.com> yazmış:

CUMHURİYET FAHİŞESİ

Ben bu Türkçemize bayılıyorum. Mantığa, felsefeye en uygun dillerden birisi. Aynı kelime bazen övgü bazen de hakaret anlamına geliyor.Lafı uzatmanın anlamı yok. Ülkenin kalelerini cebren ve hile ile zapt etmiş. Makamlarını ele geçirmiş bir kısım hakçı halk düşmanları her gün halkın midesini bulandıracak tahrikler yapmak için çaba sarf ediyorlar. Bu hırs bu çaba kendilerini bitiriyor. İnsanlıklarını, onurlarını, şereflerini, hırslarına kurban ediyorlar.

Adı lazım değil öğretim görevlisinin birisi bir toplantıda Atatürk'le alakalı bir konuşma yapıyor. Konuşmasında Atatürk için "adam" kelimesini kullanıyor. Dikkat edin bu adam özgürlüğün tartışıldığı üniversite de öğretim görevlisi. Daha meselenin ne olduğunu bile anlamadan Atatürk'ten bahsederken nasıl ona "adam" dersin diye görevine son veriliyor.

Sormaz mı bu ülkenin çocukları öğretmenlerine. "Öğretmenim Atatürk adam değil mi?

Öğretmen celallenir "Ne demek bu terbiyesiz, Nasıl Atatürk'e böyle dersin"

Çocuk gayet sakin bir şekilde "ne demeği var mı öğretmenim geçen akşam haberleri izledim. Bir öğretim görevlisi Atatürk'e "adam" dediği için görevden alındı."

Gelin de ayıklayın pirincin taşını.

Şimdi ben soruyorum, Atatürk sömürücüleri, rektör ve onun kafadaşlarına."ATATÜRK ADAM DEĞİL Mİ?"

Şimdi gelelim diğer meseleye.Üniversitenin bilemem ne kürsüsünde 92 yaşında bir bunak kadın çıkıp ağzında salyalarla "Eski Sümerler de Fahişeler başlarını örterdi" diyerek Türkiye'de yaşayan insanları, yakınlarını Fahişe ilan ediyor. Bu milletin anası, bacısı, halası, teyzesi örtülü. Kendi takmasa da mutlaka bir yakını başını kapatıyor.

Öğretim görevlisi Sümerlerden kalma bu kadının bulunduğu Üniversite rektörü kadını Müslüman Türk milletine hakaret ettiği için görevden almıyor. Lakin tersi bir olay yaşanıyor. Çankaya'da Cumhuru temsil edilen bir makamın eşi, bin tane kokanayı toplayıp "Türk milletine fahişe diyen" Sümer fahişesine " Atatürk'ün izinde bir ömür" ödülü veriyor. Ödüle ev sahipliğini her tarafı babasının malı gibi kamusallaştıran Cumhurbaşkanın eşi yapıyor.

Şimdi sormak lazım bu eksik eteklere Sümerolog'a.Semra Sezer Malatya da türbeye girerken başını kapattı. "SEMRA SEZER FAHİŞE Mİ?"

Türk kadınından, analardan bacılardan, başı açıklardan kapalılardan özür dileyerek bir mantık daha yürüteceğim. Sümerlerde Fahişeler kapatıyor, bugünkü başını kapatanlar fahişe demeye getiren diyen kapatmanın mantığı ile gidersek. Sümerlere kadar gitmeye gerek yok, bugün genelevde, randevu evlerinde, sokak köşelerinde fahişelik yapanlar, moda deyimle gayet çağdaş, saçları açık, boyalı, etekleri mini yani öğretim görevlisi eksik eteğe ve ona ödül verenlerle aynı standartlarda giyiniyorlar. Aynı parfümü, aynı aynı marka elbiseyi, aynı ruju… Kullanıyorlar.

Şimdi sorayım. Ödül toplantısına katılıp Türk milletinin değerlerine hakaret eden kadını alkışlayanlar bayanlar ne oluyor." CUMHURİYET FAHİŞELERİ Mİ"?

Ey orada burada milleti tahrik etmeye kalkışanlar.Ne oldu kızdınız mı?

Kızmayın ben sizin mantık kurallarınızdan yola çıkıyorum. Aynaya bakın. Kendi yüzünüze bakacak kadar onurunuz varsa.Başta dedim ya Türkçeyi çok seviyorum.Mantık kurallarına ve felsefeye çok uyuyor.

HASAN MAHİR


Hasan Mahir'e yanıtımdır:

Hasan Mahir,

Sizin kafa yapınızdaki birinin bu gurupta ne işi olduğunu anlayamamakla birlikte şu "CUMHURİYET FAHİŞESİ" başlıklı bir dizi saçmalığınıza yanıt vermeden geçemedim.

Türkçemize bayılıyorsunuz ancak bayılmak için, önce Türkçe'yi bilmeniz gerekmez mi? Çoğu satırlarınızdaki cümle düşüklükleri ve imla hataları, aynı gerçeklere vakıf olmadığınız gibi, Türkçe'ye de hakim olmadığınızı açıkça gösteriyor. Fikir sandığınız saçmalıkları insanlara iletmeye kalkışmadan önce dilimizi iyi öğrenmenizi öneririm.

Nedense bir insanın insanlıktan, onurdan, şereften söz edebilmesi için, önce bu özelliklere sahip olması gerekir. Şu adı lazım olmayan öğretim görevlisinin derdinin ne olduğunu siz anlayamamış olabilirsiniz ama bizler çok net olarak anladık. Sadece "bu adam" demekle kalmıyor, Kemalizm'i "gericilik" olarak nitelendiriyordu. Son zamanlarda gericilerin, karşısındakileri yine gericilikle suçlamaları moda oldu zaten.

İster beğenin ister beğenmeyin, Mustafa Kemal Atatürk'ün millet desteğini arkasına alarak kurmuş olduğu Kemalist Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşıyorsunuz ve bu duruma saygı göstermek zorundasınız. Saygı gösterdiğiniz sürece saygı görürsünüz; saygısızlıkta bulunduğunuz sürece de kendinize saygı gösterilmesini bekleyemezsiniz.

Adı lazım olmayan öğretim görevlisinin son derece doğru bir kararla verdiği dersler üzerinden alındı. Çünkü derslerine devam etmesi demek, zehirli fikirleri ile gencecik öğrencilerin de beynini zehirleyecek olması demekti. Oysa ülkemizde yeterince beyni zehirli demagog var zaten.

Aslında ortada ayıklanacak bir pirinç de yok; yeter ki sizin gibiler pirince taş doldurmasın.

Doğru, Atatürk "adam" değil. Atatürk, "BÜYÜK ADAM".

Sizler, istediğiniz kadar karalamaya, çarpıtmaya çalışın tüm dünya liderleri, hatta can düşmanları bile kabul etmiş onun büyük adamlığını. Siz istediğiniz kadar vızıldayın, istediğiniz kadar çırpının, güneş balçıkla sıvanmaz!

O bunak dediğiniz kadına gelince; onun bir ismi olup, kendisine genellikle Sayın Muazzez İlmiye Çığ diye hitap edilir. Dünyanın sayılı Sümerologlarındandır. Ancak bulup çıkarttıkları işinize gelmediği için, siz yine de ileri geri konuşup, kendinizi tatmin etmeye çalışabilirsiniz, keyfiniz bilir. Ancak bir bilim insanı hakkında konuşacaksanız onun söylediklerini de kulağınızla dinlemeniz gerekir.

Sayın Çığ, son derece net bir şekilde rahibeler başını kapatırdı diyor; fahişeler değil. Fahişe yakıştırması sizin bilgi ve anlayış yetersizliğinizin bir sonucudur.

Belki bu sefer anlarsınız ümidiyle bir kere de ben açıklayayım isterseniz. Sümerler'de rahibeler başlarını örtüyor. Bunlar aynı zamanda genel kadınlık görevi yapıyorlar. Ancak bu görev Sümer kültürüne ve inancına göre "kutsal" bir görev. Onlar Tanrı'nın gelini. Yapmakta oldukları görev de bir çeşit ibadet. Bu rahibeler Sümerler'de son derece saygın ve kutsal kişiler. Görevlerini Tanrı adına yapıyorlar, para karşılığı değil. Sizin alışık olduğunuz yüz dolarlık fahişeler ile yakından uzaktan ilgileri yok anlayacağınız.

Eskimolar da evlerine gelen misafire kızlarını sunuyorlar. Bu bizim kültürümüze göre çok ağır bir sıfat ile nitelendirilebilirken, onların kültüründe adına "misafirperverlik" deniyor.

Şunu o kalın kafalarınıza sokun artık; ne Muazzez İlmiye Çığ'ın ne de Kemalistler'in, kimsenin anasının, bacısının, halasının, teyzesinin baş örtüsü ile bir derdi yok. Ama Türkiye Cumhuriyeti rejiminin ve Atatürk ilkelerinin kılına dokunmaya kalkarsanız, karşınızda bizi bulursunuz!
Sayın Çığ'a "Sümer Fahişesi", bizlere de "Cumhuriyet Fahişesi" diyen Hilafet Jigololarına duyurulur.

Ey, orada burada milleti tahrik etmeye kalkışanlar!

Sizlere kızmadık.

Sadece cehaletinize acıdık.

Aydınlığın yanınızda olması dileğiyle...

Değer Erbora
degererbora@gmail.com

Hiç yorum yok: